Home » » Diyabetle ilgili doğru bilinen yanlışlar

Diyabetle ilgili doğru bilinen yanlışlar

Written By THA on Monday, 6 May 2013 | 19:24

Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabette, egzersiz ve diyet tedavinin ömür boyu sürecek ayrılmaz bir parçası olurken; insülinin bağımlılık yapabildiği ve hastalığın kısırlığa yol açabildiği bilgileri gerçeği yansıtmıyor.

Uzmanlar, stresin kan şekerinde etkili olabildiğini, ancak yüksek rakamların bununla açıklanamayacağını, altta yatan nedenlerin tespit edilmesi gerektiğini belirtiyor. Ani kan şekeri düşüklüğünde de "sinirlilik" halinin etkili olabildiğini ifade eden uzmanlar, kan şekeri yüksekliğinde ise bir etkisinin bulunmadığına dikkati çekiyorlar.
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Berrin Demirbaş, şeker hastalığı olarak bilinen diyabetin, pankreasın yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun etkili şekilde kullanılamaması durumunda geliştiğini söyledi.

"DOĞRU BİLİNEN YANLIŞ ÇOK"

Demirbaş, diyabet hastalarının vücudunun, yediği besinlerden kana geçen şekeri kullanamadığını ve kan şekerinin yükseldiğini, gün içinde çok su içme, sık idrara çıkma, yorgunluk ve açıklanamayan kilo kaybının, hastalığın öne çıkan belirtileri olduğunu ifade etti.
Demirbaş, diyabetin yaklaşık yüzde 90'ının erişkinlerde görülen Tip 2, yüzde 5-10'unun ise çocuklarda görülen Tip 1 şeklinde olduğunu, halk arasında diyabetle ilgili doğru bilinen birçok bilginin yanlış olduğunu söyledi.

TİP 2 DİYABET YAŞLI HASTALIĞI MIDIR?"

Tip 2 diyabetin erken tanı konulduğunda ve düzenli ilaç kullanımı halinde tedavi edilebileceğini belirten Demirbaş, bu hastalarda egzersiz ve diyetin yaşam boyu devam etmesi gerektiğinin altını çizdi.
Demirbaş, son yıllarda özellikle şişman ve hareketsiz çocuk sayısının artışına bağlı çocuk ve genç yaş grubunda da Tip 2 diyabetin görülmeye başladığına işaret etti.

DİYABET HASTALARI "STRESTEN" ŞİKAYETÇİ

Stresin kan şekeri üzerinde etkili olduğunu anlatan Demirbaş, genellikle hastalarının stresten şikayetçi olduklarını dile getirdi. Demirbaş, şöyle devam etti:

"Hastalar, stres sonrasında kan şekerlerinin yükseldiğini ifade ediyorlar. Bu, bir bakıma doğrudur. Örneğin; kan şekeri 100 mg/dl olan birinin, stres sonrası 160 ve 170 mg/dl çıkması stresle açıklanabilir. Ama 300-400 mg/dl gibi yüksek rakamlar, kesinlikle stres ile açıklanamaz.

Stresin, şekeri bu kadar da yükseltmeyeceğini bilmeli, hasta önlemini buna göre almalıdır. Stres belki hastanın diyet düzenini bozmasına, ilaçlarını aksatmasına neden olup şekerini yükseltebilir. Bu anlamda da kan şekeri yüksekliğine katkısı olabilir. Ancak hastanın stresten öte başka nedenleri araştırması ve bunlara ait önlemleri alması gerekir."

"ANİ KAN ŞEKERİ DÜŞÜKLÜĞÜ SİNİRLİLİK YAPABİLİR"

Diyabetik hastaların, kan şekeri düzenli seyrettiği sürece sinirli olmayacaklarını vurgulayan Demirbaş, "Diyabette ani kan şekeri düşüklüğü olursa sinirlilik olabilir. Kan şekeri yüksekliği sinirlilik yapmaz" dedi.

Şeker hastalarına ara öğünlerde meyve yemesi önerildiğini ve bunların porsiyon şeklinde olduğunu anlatan Demirbaş, bir bardak meyve suyu elde edilmesi için birkaç meyvenin sıkıldığını, bunun da hasta için arzu edilen ölçünün üstünde olduğunu söyledi.

Demirbaş, sıvı gıdaların çok hızlı emildiğinden kan şekerini hızla yükselttiğini ifade ederek, şeker hastalarına hem sindirim sisteminin iyi çalışması hem de kan şekerinin iyi seyretmesi için meyve suyu içilmesi yönündeki önerilerin doğru olmadığını, bunun yerine meyvenin olduğu gibi tüketilmesi gerektiğini bildirdi.

"DİYABETLİNİN KISIR OLACAĞINA İLİŞKİN BİLGİ YANLIŞ"

Demirbaş, diyete bağlı kalmayan hastalarda şişmanlık görülebileceğini işaret ederek, diyabet hastalarının kısırlık sorunu yaşayacağına ilişkin bilginin yanlış olduğunu aktardı.

Gebelik planlamasından 3 ay önce diyabet hastası anne adayına insülin tedavisi başlanacağını ve kan şekeri ayarlandıktan sonra hamile kalınabilineceğini anlatan Demirbaş, şeker hastası olan erkeğin de kan şekeri kontrol altındayken cinsel fonksiyonunda problem yaşanmayacağını belirtti.

"İNSÜLİN BAĞIMLILIK YAPMAZ"

Demirbaş, insülinin bağımlılık yapan bir madde olmadığını ve istenildiği zaman bırakılıp hap tedavisine geçilebileceğini dile getirdi.

Sadece şekerli gıdaları tüketmeyerek kan şekerinin kontrol altına alınamayacağına dikkati çeken Demirbaş, "Diyabetik kişinin alması gereken kalorinin yüzde 50'si karbonhidrat, yüzde 30'u yağ, ve yüzde 15-20'si protein olmalıdır. Yağın içeriğinde yüzde 7'den azı doymuş yağ (tereyağı), yüzde 7 oranında çoklu doymamış yağ (ayçiçek yağı, soya yağı ve mısır özü yağı), yüzde 10-15'i tekli doymamış yağ (zeytinyağı) olmalıdır. Karbonhidrat alırken özellikle lifli gıdalar tercih edilmelidir. Diyabetik diyette tatlı gıdaların tüketilmesi yasaktır. Ayrıca bal direk glukoz içerdiğinden diyabetik bireyler için yasaktır." (AA)
Bu haberi paylaşın :